Oyunculuğun yanı sıra yapımcı ve yönetmen olarak da sinema kariyerine devam eden George Clooney, Coen Kardeşlerin senaryosunu yazdığı Suburbicon (2017) ile kara komediye imza atıyor. Önceki yönetmenliklerinde kendine de rol biçen Clooney, bu sefer filmde rol almıyor.
Suburbicon isimli bir konut projesinin reklamıyla açılan film, 1947 senesinde geçiyor. Amerikan rüyasının ve nezih aile yapısının küçük bir prototipi olan bu proje adeta beyaz Amerikalıların kalesi gibidir. Ama kasabaya taşınan siyah bir aile olan Mayerslar, bütün dengeleri bozar. Kendilerini güvende hissetmeyen ve 3 kişilik siyah bir çekirdek aile yüzünden asimile olacaklarına inanan komşular, ilk önce taşkınlık yaparlar sonrasında lince varacak kadar ileri gideceklerdir.
Amerika’daki siyahlar, ırkçılık konusunda halen mücadelelerini sürdürürken yıllar önce daha zorlu bir süreçten geçmek zorunda kalmışlardı. Savaş yıllarında siyahlar da cepheye çağrılırken (1944 tarihli propaganda belgeseli The Negro Soldier’da görebilirsiniz.) beyazlar, onlarla komşu olmak veya çocuklarının aynı okula gitmesini, hatta aynı otobüs koltuğuna bile oturmak istemezler. Zaten film, 1957’de yaşanan gerçek bir olaydan esinlenmiştir. Fakat Suburbicon, doğrudan bu aileye kamerasını çevirmek yerine karşı komşusunun hikayesini odak noktası haline getirerek klasik beyaz Amerikan ailesiyle karşılaştırma yapabilmemize olanak tanır. Herkesin benimsediği beyaz Lodge Ailesi’nin evinde dönen entrikalardan bihaber, onlara tehlikeli görünen siyah aileyle uğraşan kasaba halkı, gerçekleri görmezden gelir.
Gergin bir kasaba atmosferinde geçen filmin asıl kahramanları olan Lodge Ailesi’ne giriş yapalım. Bir kaza sonrası kötürüm kalan anne, baba ve çocuktan oluşan aile; orta sınıf mensubudur. Annenin kız kardeşinin de geldiği bir gün evlerine iki soyguncu girer ve anneyi öldürür. Baba ve çocuk yalnız kaldığı için onlara yardım etmek maksadıyla teyze yanlarında kalır ve ailenin bir nevi yeni annesi olur. Trajik ölüm herkesi üzmüştür. Fakat evin çocuğu Nicky’nin bu olayla ilgili çekinceleri, kafasına takılan bazı noktalar vardır. Bir yandan annesinin ölümüyle ilgili tesadüfen topladığı ipuçlarını bir araya getirmeye çalışırken öte yandan Mayersların oğluyla arkadaşlık kurar.
Lodge Ailesi’nin yavaş yavaş geleneksel ve nezih Amerikan aile yapısından uzaklaşmasını ve kusursuz planın alt üst olmasını izleriz. Film ilerledikçe ortaya çıkan küçük sürprizler, senaryodaki gizem ve merak duygusunu taze tutar ama genel olarak şaşırtıcı olduğunu söylemek de pek mümkün değil. Özellikle kara film ve kara komedi türleriyle haşır neşir olanlar büyük ihtimalle kolayca çözecektir. Ayrıca Mayers ailesi filmin politik duruşunu tanımlamak açısından önemli bir konumda olmasına rağmen çok derin bir karakter çalışması yapılmamış ve küçük detaylara bel bağlanmış.
Coen Kardeşlerin tarzı yoğun bir şekilde hissedildiğinden keyifli bir kara komedi olan Suburbicon filmi; Matt Damon, Julianne Moore, Oscar Isaac, Noah Jupe gibi isimlerden oluşan dikkat çekici bir kadroya sahip. Trajikomik olaylar, çarpık ilişkilere eşlik eden açgözlülük gibi detaylar içeren Suburbicon, Coenlerin yönetmenliğini yapmayıp sadece senaryosuna imza attığı filmler arasında onların tarzına en yakın film. Başka Sinema kapsamında Türkiye’de vizyona girmiş olan filmin, DVD’si de piyasaya sürülmüştü.
KÜNYE / IMDB: 5,7
Yönetmen: George Clooney
Senaryo: Joel Coen, Ethan Coen, George Clooney, Grant Heslov
Oyuncular: Matt Damon (Gardner Lodge), Julianne Moore (Rose / Margaret), Noah Jupe (Nicky Lodge), Gary Basaraba (Mitch) Oscar Isaac (Bud Cooper), Karimah Westbrook (Bayan Mayers), Tony Espinosa (Andy Mayers), Glenn Fleshler (Sloan), Alex Hassell (Louis)
Müzik: Alexandre Desplat
Görüntü Yönetmeni: Robert Elswit
Kurgu: Stephen Mirrione
Ülke: İngiltere, ABD