The Imposter (Hayat Avcısı, 2012) adlı enteresan bir belgesel örneğine imza atan Bart Layton, American Animals (Amerikan Soygunu, 2018) filminde yine gerçek bir hikayeye odaklanarak 4 öğrencinin soygun girişimini anlatıyor. Soygunu düzenleyen gençlerin biraz daha olgunlaşmış halleri, izleyiciye yaşanan olay hakkında küçük dipnotlar sunduğu için yapımda bir belgesel havası hakim. Bu seçim, filmin zaman zaman kesintiye uğramasına yol açtığından standart soygun filmlerinden hoşlananlar için filmin hanesine eksi puan olarak yazılacaktır. Ama gerçek soyguncuların ağzından, yaşadıklarını ve hissettiklerini dinlemek farklı bir tecrübe olarak da hafızalara kazınacaktır. Aslında türün dışına çıkarak dramatik gerçek bir hikaye olarak değerlendirmek American Animals için daha yerinde bir karar olacaktır. Çünkü tür sinemasının gerektirdiklerinden çok ona atıfta bulunmayı tercih ettiğinden popüler olabilecek bir konuyu işlemesine rağmen benzerlerinden farklı bir duruş sergiliyor. Böylelikle geniş bir kitleyi tatmin etmek yerine deneysel anlatımı ile sınırlı bir izleyicinin keyif alabileceği bir yapım haline geliyor.
Filmin ilk yarısında; milyon dolarlık değere sahip olan kitapların yer aldığı kütüphaneden, John James Audubon’un “Birds of America” ve Charles Darwin’in “Türlerin Kökeni” eserlerini çalmayı amaçlayan 4 öğrencinin acemice hazırlanan soygun planına uzun uzun şahit oluruz. Soygun fikrinin fitilini ateşleyen Spencer, filmin en önem verdiği karakter ve ağırlıklı olarak onun bakış açısından olayları gözlemliyoruz. Kendisi sanatçı ruhuna sahip olmasına rağmen örnek aldığı sanatçılar gibi çile çekmemekten muzdariptir. Bu şekilde yazınca saçma gelebilir ama 80 sonrasında doğan kuşağın aslında en büyük problemlerinden birine parmak basıldığını gözden kaçırmamak gerekir. 2 dünya savaşını ardında bırakmış, öyle ya da böyle yaraları sarılmış ve tüm yaşananları, kahramanlık hikayelerini tarih kitaplarından okuyan bir kuşak… Peki bu yeni kuşağın kahramanları kimler olabilir? Gangsterler, soyguncular, seri katiller, genç yaşta ölen yıldızlar ve acı çeken sanatçılar… Resim yapmayı seven, yeteneği de olan Spencer, hayatına renk katmak ve bir ivme kazandırmak adına kütüphaneyi soyma fikrini bulur ve yakın arkadaşı Warren ile paylaşır. Plan ilerledikçe ekip de büyür. Soygun filmleri izlenerek atalarının başarısız girişimlerinden dersler alınır. Peki hayatlarının gerçekten böyle büyük bir maceraya ihtiyacı var mıdır ve hasarsız atlatabilecekler midir?
American Animals’ı izlemeyi düşünenlerin bir soygun filmi gayesiyle değil, sıradan hayatlarından sıkılan gençlerin diğerlerinden farklı olduklarını kanıtlama çabasını anlatan bir film olarak seyretmelerini tavsiye ederim. Çünkü bu filmde karizmatik adamlar ve kahraman polislerin yerine acemi öğrenciler, son teknoloji korunan bir bankanın yerine ise orta yaşlı bir kadının başında durduğu bir kütüphane var. Son olarak sürprizini bozmadan ifade etmek gerekirse, finali biraz didaktik gelebilir. Ama zaten filmin başından sonuna kadar bir mesaj verme kaygısı güttüğü belli oluyor. Özellikle soyguncuların büyümüş hallerinin hiç peşimizi bırakmaması, zamanda geriye gitsek 20 yaşındaki halimize hangi öğüdü vermek isterdik tadında bir işleve sahip.
KÜNYE / IMDB: 7,0
Yönetmen: Bart Layton
Senaryo: Bart Layton, Jacob Secher Schulsinger
Oyuncular: Barry Keoghan (Spencer), Evan Peters (Warren), Jared Abrahamson (Eric), Blake Jenner (Chas), Udo Kier (Van Der Hoek), Ann Dowd (Betty Jean ‘BJ’ Gooch), Spencer Reinhard, Warren Lipka, Eric Borsuk, Chas Allen, Betty Jean Gooch
Müzik: Anne Nikitin
Görüntü Yönetmeni: Ole Bratt Birkeland
Kurgu: Nick Fenton, Chris Gill, Julian Hart
Ülke: İngiltere, ABD