Fantastik türün sevilen yönetmeni Guillermo del Toro, bu sefer bir kara film ile izleyici karşısına çıktı. Dönem hikayelerine ilgi duyan yönetmen aynı El laberinto del fauno (Pan’ın Labirenti) filminde olduğu gibi 1940’lı yıllara götürüyor bizi. Geçtiğimiz ay ülkemizde vizyona giren Nightmare Alley (Kabus Sokağı, 2021), atmosferi ve zengin oyuncu kadrosuyla ilgiyi hak ediyor. 4 dalda Oscar’a aday gösterilen film, “En İyi Film” kategorisini hariç tutarsak diğer daldaki adaylıklarının yerinde kararlar olduğunu söyleyebiliriz.
Yakın zamanda Türkçeye kazandırılan “Kabus Sokağı” adıyla İthaki Yayınları’ndan çıkan William Lindsay Gresham’ın romanı, ilk olarak 1947 yılında Edmund Goulding yönetmenliğinde sinemaya aktarılmıştı. Kara film klasiklerinden sayılan uyarlama, insanın elde ettiği gücü kontrolsüz bir şekilde kullanmasının sonuçlarını biraz didaktik bir yolla anlatıyordu. Hırs ve güç birleştiğinde başarılı olan insan, kendini tanrı gibi görmeye başlarsa eninde sonunda cezalandırılacağı mesajı veriliyordu. 2021 yılına geldiğimizde de aynı ana fikir işlenmesine rağmen özellikle dini mesajlar kırpıldığından bazı olaylar havada kalırken Stanton’ın karakter değişiminin çok sert olması inandırıcılığını yitirmesine sebep oluyor. Bir cesedi yaktığını gördüğümüz açılıştan sonra Stanton, durularak iyi bir insan izlenimi bırakır. Fakat aradan yıllar geçip sahne adamına dönüşünce kötücül tarafı tekrardan ortaya çıkar. Bu açıdan eski versiyonun daha başarılı olduğu aşikar. Bradley Cooper’a göre Tyrone Power’ın daha coşkulu bir oyunculuk sergilediği 1947 tarihli filmin 5. dakikasında yükselmek için çabalayan bir Stanton görüyoruz ve ilerleyen dakikalarda onun hırsı gittikçe büyüyor. Ayrıca yan karakterler klasik versiyonda ana karakterle çatışma içinde olduğundan daha dikkat çekici bir konumda yer alıyorlar.
Guillermo del Toro versiyonunun en iyi ve filmi izlenir kılan tarafı ise kesinlikle atmosferi. Mekan, set, kostüm, renk, ışık birbirini bütünlüyor ve dönemi çok iyi yansıtan bir görsellik kazandırıyor. Ama senaryo ve karakterler için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Stanton’ın yan karakterler aracılığıyla desteklenememesi hem filmin temposunun hem de hikayenin, ana karakterin omuzlarına bir yük olarak binmesine yol açıyor. Dr. Lilith Ritter yani Cate Blanchett karizmatik femme fatale tarzıyla ön plana çıkmaya çalışsa da maalesef yetersiz kalıyor. Şahsen en büyük eksik Molly ve Zeena’nın geri planda kalması. Orijinal filmde Molly dinine, Zeena ise hurafelerine bağlı taraflarıyla ön plana çıkarken karakterlerin motivasyonlarını da öğrenmiş oluyorduk. Ama yeni senaryoda Moly iyi niyetli bir “kızcağız” olarak resmedilmiş. Zeena ise silikleşmiş. Film bu açıkları ise psikanaliz ile yani Lilith Ritter ile kapatmaya çalışmış.
Guillermo del Toro filmini eleştirirken bence şu ayrıma dikkat etmek gerekiyor. 1947 versiyonu kendi dönemini anlatmaktadır. Ama 2021 versiyonunda ise “o dönem şu an bizim için ne ifade edebilir?” ve “filmin içine izleyici nasıl dahil edebilir?” soruları ortaya çıkıyor. Onun için klasiklerin uyarlanmasının veya dönem hikayesi anlatmanın her zaman meşakkatli olduğunu düşünmüşümdür. Ama bir yandan da avantaja çevrilebilir konumdadır. Mesela Guillermo del Toro, görsel olarak bu sorunun üstesinden gelmiş. Orijinal filmden daha başarılı bir sinematografiyle karşımıza çıkmayı başarmış. Özel bir gösterim için düzenlenen 2021 yapımının siyah beyaz versiyonunun fragmanını izlediğimde aynı etkiyi hissedemedim. Bu durum renk tonlarının bile filmin çıtasını yükselttiğini kanıtlar nitelikte. Ama filmin uyarlandığı roman itibariyle didaktik bir tarafı var ve ne kadar törpülenmeye çalışılsa da günümüze uygun bir dil değil ve maalesef finaliyle şaşırtmayı başaramıyor.
Birçok insan 1947 yapımı siyah beyaz bir filmi izlemeyeceği için 2000’li yıllarda aynı hikayenin tekrardan sinemaya uyarlanması kaçınılmaz oluyor. Ne kadar filmin eksi yönlerinden daha çok bahsetsem de hem görsel olarak hem de tırmanan gerilimi iyi yansıtmasıyla keyifli bir yapım olduğunu ifade edebilirim. Guillermo del Toro, bu sefer doğaüstü olaylar içeren bir hikaye işlemeyerek tarzından uzaklaşmış olsa da kavanozdaki bebek gibi detaylar ve birtakım rahatsız edici sert sahneler ekleyen yönetmen, hayranlarına göz kırpmayı ihmal etmemiş. Eksik taraflarına rağmen benim gibi 40’lı yılların atmosferinden hoşlananlar Nightmare Alley filmine bir şans verebilirler. Ama sonrasında 1947 versiyonunu izlerseniz aradaki farkı daha iyi görebilirsiniz.
KÜNYE / IMDB: 7,1
Yönetmen: Guillermo del Toro
Senaryo: William Lindsay Gresham, Kim Morgan, Guillermo del Toro
Oyuncular: Bradley Cooper, Cate Blanchett, Rooney Mara, Toni Collette, Ron Perlman, Richard Jenkins, Mary Steenburgen, David Strathairn, Peter MacNeill, Holt McCallany, Tim Blake Nelson
Müzik: Nathan Johnson
Görüntü Yönetmeni: Dan Laustsen
Kurgu: Cam McLauchlin
Ülke: ABD, Meksika