İzlandalı yönetmen Benedikt Erlingsson’un yönetmenliğini yaptığı Kona fer í stríð (Woman at War / Dağ Kadını 2018), geçtiğimiz yıl ülkemizde vizyona girmişti. Kara mizahla süslenmiş film, çevre aktivisti Halla adlı bir kadının ülkesindeki sanayiye karşı tek başına mücadele etmesine odaklanıyor. Yapım, Cannes Film Festival’inde SACD Senaryo Ödülü de dahil olmak üzere birçok festivalden ödülle dönmüştü.
Küçük bir kasabada koro şefi olan Halla, gizlice ülkesinin çevre sorunlarıyla ilgilenmektedir. Elektrik santralini sabote ederek bölgede sanayinin durmasını sağlarken muhteşem doğa manzaraları da Halla’nın tarafını tutarcasına arz-ı endam ediyor. Gerilimi sağlayan müziğin gözle görünür olması ise filme mizahi sıcak bir hava katıyor. Olayların arka planında kalan fakat yine de görünür olan orkestra, koro şefi olan Halla’ya eşlik ediyor ve onun mücadele sürecine İzlanda’ya özgü enstrümantal bir müzikle şahit oluyoruz. Filmin ikinci yarısında ise bu sefer Ukrayna halk müziğini anımsatan yerel kıyafetlerle şarkı söyleyen kadınlar devreye giriyor. Bu kısmı ise Halla’nın çocuk özlemi ve annelik içgüdüleriyle ilişkilendirmek mümkün. Gönlünü aktivistliğe kaptıran bir kadının giriştiği tehlikeli savaşın tam ortasında yıllar önce yaptığı evlat edinme başvurusu olumlu sonuçlanır. Böylece savaşta yalnız başına kalan Ukraynalı küçük bir kız çocuğunun annesi olabilme şansına erişir. Ama yaptıklarından dolayı yakalanırsa bu ihtimali kaybedecektir. Bir yandan memleketinin çarpık sanayileşmesini önleyip öte yandan anne olabilmesi mümkün müdür? Bunun için Halla’ya eşlik eden müzik grubu da değişir. Annelik ile ilişkilendirilen kısımlar Ukraynalı kadınların ağıtlarıyla gerilimli mücadele ise İzlandalı orkestrayla temsil edilir.
Halla, yaptığı eylemlerle fabrikayı kısa süreli de olsa durma noktasına getirir fakat hükümetin de eli armut toplamıyordur. Halla‘yı ülke ekonomisine zarar vermekle suçlar ve halkın onu bir kahraman olarak değil düşman olarak bellemesi için basın aracılığıyla manipüle etmeye çalışır. Mesela ülkemizde de Taksim Gezi Parkı’nı kurtarmak için yola çıkan halk, aynı şekilde ülke ekonomisine zarar vermekle suçlanmıştı.
Filmde diğer önemli bir detay ise sürekli yanlış anlaşılan ve görüldüğü her yerde tutuklanan turist karakteri. Tesadüfen olay mahallinin yakınında gezinen turistin her fırsatta tutuklanması kendilerinden olmayanlara yani yabancılara şüpheyle yaklaşıldığının ve terörist olma ihtimalinin göz önünde bulundurulduğunun bir göstergesi.
İzlanda’nın doğa manzaraları, müzikleri ve eğlenceli ama günümüz sorunlarına sırt çevirmeyen senaryosuyla Woman at War, Kuzey Avrupa Sineması’ndan hoşlananların keyif alacağı bir yapım. Jodie Foster’ın da Amerikan versiyonunun hem yönetmenliğini hem de başrolünü üstleneceği gelecek projeler arasında yer alıyor.
KÜNYE / IMDB: 7,4
Yönetmen: Benedikt Erlingsson
Senaryo: Ólafur Egilsson, Benedikt Erlingsson
Oyuncular: Halldóra Geirharðsdóttir (Halla / Ása), Jóhann Sigurðarson (Sveinbjörn), Juan Camillo Roman Estrada (Juan Camillo), Jörundur Ragnarsson (Baldvin), Margaryta Hilska (Nika), Antoine Huré (Turist)
Müzik: Davíð Þór Jónsson
Görüntü Yönetmeni: Bergsteinn Björgúlfsson
Kurgu: David Alexander Corno
Ülke: İzlanda, Fransa, Ukrayna